Bir plastik cerrahi kurultayının ardından,
28 ekim-1 kasım tarihleri arasında Ankara Shereton’da ulusal
kongremize katıldım. Mesleki hayatımda 4. Ulusal Plastik kongresi 3’ü Sheratonlarda.
İlki 2015 Ankara Sheraton. İkincisi 2019 Samsun
Bu sene kongre öncesinde düzenlenen kurslarda robotik
mikrocerrahi yapma imkanım oldu. Bizim branşta hiç kullanılmayan Da Vinci
robotuyla ilginç bir deneyim yaşadım. Bizim alanımızda kullanımı biraz zor olsa
da (daha çok kapalı, iç organlarda yapılan ameliyatlarla ilgili olduğu için)
yine de perspektif kattı.
Duayen bir hocamız (isim vermeyeceğim) kongreyi silip
süpürdü diyebilirim. Terzilik becerilerinde gelinebilecek üst düzeyi gördüm.
Mesleğimize en yakın branş gerçekten terzilik. Geçen kendime
özel bir gömlek diktirdiğimde farketmiştim. O kadar farklı noktalardan ölçü
aldılar ki. Her ayrıntının önemli olduğunu orda bir kez daha gördüm. Bizim
ameliyatlarda da teknik birçok püf nokta var. Buraya kadar her şey güzel.
Son zamanlarda kongrelere ve etkinliklere rekor seviyede
plastik cerrahi asistanı katılıyor. Maalesef katılamadım ama asistan oturumunda
gelecekteki durum ile ilgili bir panel yapmışlar. Çoğunun gelecek endişesi
mevcut. Neden? Bir kere sayı çok arttı. Çok yanlış bir planlama ile plastik
cerrahi kontenjanları olması gerektiğinin 4-5 katına çıktı. Doğal olarak eğitim
alma imkanları azaldı. Bir kere bu kontenjan arttırma olayı birilerinin plastik
cerrahi camiasının eline bıraktığı bir bombadır. Artan eğitilmesi gereken
asistan yükü hocalara da stres bindiriyor. Ve çoğu da neticede üniversiten
ayrılıyor.
Bazı kliniklerin kadın doğum kliniklerine döndüğünü
görüyorum ve üzülüyorum. Bu kadar plastik cerraha ihtiyacımız yok maalesef.
Aslında bu yazı daha çok genç meslektaşlarıma..
Benim de hala gördüğümde etkilendiğim ve heveslendiğim çok
güzel sonuçlar, sunumlar var idi.
Bu iş bir yolculuk olduğu için teknik mükemmellik uzun zaman
diliminde oluşabilecek bir şey. Asistan zamanlarımı da gözden geçirdiğimde,
kendini yetersiz hissetmek, hele ki bu kadar rakip içerisinde oldukça mümkün.
Ancak böyle hissetmelerinin sebebi sadece asistanların
kendileri olamaz. Evet asıl suçlu büyükler. Plastik cerrahi camiasının şu anki
aktörleri. Kapitalizm ya da adına ne derseniz diyin.
Ben hayatımda bu kadar kendine kör bir oluşum görmedim. Ya
da her şey aslında genel trende uygun da ben çıkıntılık yapıyorum gibi. Genç
zihniyetlere öyle bir şey pompalıyorsunuz ki, affedilebilir bir yanı yok. Bir
plastik cerrahi kongresinde psikoloji oturumlarının olmaması çok büyük eksiklik.
Samsun’da yine katılamadığım ama duyumlarını aldığım bir oturum var imiş. Nasıl
akıl etmişler bilmiyorum ama psikiyatrist Arşaluys hoca gelmiş. Yine Serdar
hoca’nın psikanalitik katkılarıyla geçen biraz skandal bir oturum olmuş. Kısaca
çoğu plastik cerrah psikolojiden bir cacık anlamıyor. Benim çıkarımım bu.
Siz bütün bir kongre boyunca öncesi ne kadar kötüydü bakın
ne kadar güzel yaptık diye sunumlar yapıyorsunuz. İnsanın ağzı açık kalıyor
hakikaten bazı sonuçlarda. Ama olay bu mu ya allahaşkına.
Teknik olarak mükemmelliğe ulaşmış olabilirsiniz. Evet siz
çok iyi bir plastik cerrahsınız. Çok iyi de kazanıyorsunuz. Ama siz bir
teknisyen misiniz, doktor musunuz acaba? Evet belki hasta psikolojisi ile de
ilgileniyorsunuz, ama sunumlarının hepsi teknik neden sonuç üzerine olunca,
genç asistanlar acaba buradan kafalarına eve ne götürecek?
Burada para kazanmak/minnoş insan sevgisi arasında bir seçim
yapmak gerekmiyor. Ama acaba kime dokunuyoruz? Taşa mı, insana mı?
Koskoca bir plastik cerrahi camiasının kocaman bir failure’ıdır
bu durum. Sosyal medya yönetimi, pazarlama üzerine bile dersler var iken. İş
adamı plastik cerrah.. Eminim çoğu plastik cerrah kişisel hayatlarında hastanın
iyilik halini ve hayatına kattıkları pozitif katkıyı önemsiyorlar ve bundan
manevi tatmin duyuyorlardır. Ama bunla ilgili tek bir kelime etmeden olayı
teknik olarak nasıl mükemmel haline getiririz şeklinde bir kurgu, baştan
hatalıdır ve kongre düzenleyicisi plastik cerrahi derneğini bu
basiretsizliği
yüzünden kınıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder