Plastik Cerrahi’nin Babaları -1-
![]() |
Sir Harold Gillies |
Sir Harold Gillies, modern zamanların bildiğimiz manadaki
ilk Plastik Cerrahı. Yeni Zelanda’da doğan ve ilk gençliğini burada geçiren Gillies
lisede kriket oynamış daha sonra Cambridge Üniversitesinde tıp okurken aktif
olarak kürek sporuyla uğraşmış ve ödül almış bir sportmen.
Aslında bir KBB’ci olmak için yola çıkan Gillies (o zamanlar
disiplinler bu kadar ayrışmış değil, TUS falan yok) hocasının yanında eğitime
başlamışken I. dünya savaşının patlak vermesi üzerine Fransa Cephesi’ne
gönderiliyor. Geri cephede yaralılarla ilgilenen Gillies, burada yara bakımını
öğreniyor. Sonra önce Valadier adlı çene cerrahisiyle uğraşan bir dişçinin
ardından da Pariste çene tümörlerini çıkartan ünlü Fransız cerrah Hippolyt
Morestin’in yanında bulunuyor. Bu arada boş durmayıp antik metinleri inceleyen
Gillies Plastik Cerrahi’nin en temel tricklerini öğreniyor. Bakarsanız o
limbergler falan hep geometrik şekiller. Eskiden tıp ve matematik birbirine
şimdi olduğu kadar uzak olmadığı ve multidisipliner dâhiler olduğu için doku eksikliklerinin bu geometrik şekillerle kapatılması mantıklı. Birbiriyle alakasız
bu kadar alanın bir cerrahi disiplinde toplanmasının hikayesi bu işte.
İngiltere’ye bu bilgilerle cebini doldurmuş halde geri
dönüyor ve klinik şefini yüz yaralanmalarıyla ilgili bir servis kurmak üzere
ikna ediyor. I. Dünya Savaşı’ndan gelen yaralı sayısı arttıkça 1000 yataklı
Queen’s hastanesinin yatakları dolup taşıyor. Burada yapılan ameliyatlarda çok
büyük bir başarı oranı söz konusu. Dünyanın her tarafından Gillies’in
tekniklerini öğrenmek için cerrah adayları geliyor Gillies’in yanına. Gillies
bilgi ve tecrübesini severek paylaşıyor. Tabi şimdi plastik cerrahi diye yeni
bir dal çıkmış ortaya. Yedirirler mi diğer cerrahlar. Haliyle adını koymak
istiyor Gillies. İlk Plastik Cerrahi derneğinin kurulması için adımlar
atılıyor.
![]() |
bir burun rekonstrüksiyonu |
Daha sonra II. Dünya savaşı başladığında ise bir filme
kesinlikle konu olması gereken bir hazırlık yapıyor Gillies ve ekibi. Önce ana
hastaneyi dağıtıyorlar bombalanma ihtimaline karşı ve ekibinin her biri daha
küçük hastanelere gidiyor. Daha sonra Unit no1, no2... no6 gibi ekipler kuran
Gillies her bir ekibi farklı bir cepheye gönderiyor. Belki de dünyanın ilk hava
ambulansı sistemini Gillies icat etmiştir. İçinde hemşiresinden anestezistine
full teçhizatlı ekipler bunlar.
II. Dünya Savaşı bitip artık savaşın yıpratıcılığından
kurtulmaya başladıkça insanlar, Gillies da kariyerinin en başından beri plastik
cerrahinin kozmetik iyileştirme potansiyelinin farkında olmasına rağmen diğer
cerrahi disiplinlerce küçümsenme korkusuyla –burası doğru- rahatça
uygulayamadığı estetik operasyonlara başlıyor. Kozmetik cerrah olmak ayıp
nedense o zamanlar. Özel uçağı bile var Gillies amcanın. Helal olsun.
Şimdi benzer bölgeleri paylaştığımız diğer cerrahi
disiplinlerle aramızda olan anlaşmazlıklara bakıyorum. Alanımızı eşsiz kılan ne
diye soracak olursanız Plastik Cerrahi’nin farkı kendine has bir felsefesinin
olması. Freud’un psikanalizi kuramsal çerçeveye sokması ve ilk psikanalistleri
yetiştirmesi gibi biz de Gillies’ın müritleri olmayı seçtik işte. O yüzden
Plastik cerrahi tamamlayıcı veya Gillies’ın korktuğu gibi sadece kozmetik
iyileşme sağlayan bir alan değil bugün için vazgeçilmez bir cerrahi
konumundadır.
Yorumlar
Yorum Gönder