Bir cerrahın günlüğü -8-

Aynı taze gece havasını alıyorum. Yıldızlar pencereden içeriye ışıldıyor. Kaç kere daha yaşarım bu sahneyi bilmiyorum. Şimdiden özledim bu nefret ettiğim yeri. Bu kahverengi giysi dolaplarından mı geliyor o hafif rutubetli ama huzur dolu mobilya kokusu. Başımı serdiğim çarşafların üzerine koyuyorum. Soğuk biraz. Hiçbir şey düşünemiyorum. Beynim az sonrasını düşünmekten aciz kalmış. Kardeşlerim geldi geleli yaşamıyorum bu geceyi artık pek sık. Büyük çocuk olmaktan sıkıldım artık belki de. Yine tadına varamadan gideceğim buradan. Hiçbir şey yok burada biliyor musunuz? Etraf gözün uzanabildiği yere kadar beyaz kaplı. Çölün ortasındayım. Kendimle başbaşayım. Ona daha yakınım. 7 kat merdivenle iniyorum içeriye. Garip bir his. Sıradanlık artık sıradanlık değil. Hep orada kalmak istiyorum. Orada en sıradan olaylar bile bir başka görünüyor..
Yaşamıyordum ben. Nefesimi hissetmiyordum. Nereden gelip nereye gittiğimi göremeyecek kadar kördüm. Her taraf karanlık zindan. Zifiri gecemi aydınlatan fenerler neredesiniz. Ben hala anamın karnındayım. Doğmamışım ki ben.
Beni öldürün ki tekrar doğabileyim. Lağımın içinde yıkayın beni. Kirlenmek istiyorum. Bu bembeyaz örtü çıldırtıyor beni. Gözlerim fazla ışıktan kör oluyor.

Bu ben değilim halbuki. Başka bir yerde başka bir ben var. Onu özlüyorum ve onu bekliyorum. Kavuşma arzumun sıcaklığı beyazları eritiyor. Bütünleşmek istiyorum onunla. İçiçe geçmek. Beni sev. Beni koru. Uzaklardan gel al götür beni artık bu lanet yerden. Orada olduğunu ve var olduğunu biliyorum. Yardım çığlıklarım yoksa işitilmiyor mu oradan. Gecenin ortasındaki deniz feneriyim ben. Düşmeyen son kale. Ermiş oldum senin yüzünden. Ayaklarıma kadar inen beyaz sakallarım var artık. En kötü ihtimali düşünüyorum. Sana kavuşamayacak olursam, seni beklemeyi varlığımın tek nedeni sayarım. Bununla avunuyorum.

Yorumlar

En çok okunanlar