The Truman Show


                                                            -Gerçekliği sorgulama-

    Bazen izlemiş olduğum filmleri bir ikinci kez izleme isteği duyuyorum. Bu ikinci seferde daha önceden farketmediğim birçok önemli noktanın olduğunu görüyorum.
Hepimiz verili bir dünyanın içine doğuyoruz. Verili demek, biz oraya geldiğimizde çevremizdeki herşeyin orada hazır olarak bulunuyor olması anlamına geliyor. Etrafımızdaki nesneler bizim için gerçeklik oluyor. Onların varlıklarını yadırgamıyoruz. Buna nesnelerin meşruiyeti (var olmaya hakları) de diyebiliriz. Çünkü bizden önce de vardılar. Onlar bizim ekoçevremizin sabit üyeleri. Neden var oldukları sorgulama dışı.

    Plato, iki farklı dünya betimlemiştir. Biri, elimizi uzatıp dokunabildiğimizi kokusunu duyabildiğimiz, ya da görebildiğimiz, kısacası 5 duyu organımızla algılayabildiğimiz yönüyle nesneler dünyası. Diğeri de zihnimizde temsil edildiği yönüyle idealer dünyası. Buna metafiziksel ya da soyut olan tarafı da diyebiliriz. Aslında şöyle bir durum var. Evrendeki her nesneye idealar dünyasındaki gerçeğinin bir kopyası veya ona yakınlaşan değerde görüntüler olarak yaklaşan Plato bu nesnelerin ikincil bir değerde olduğunu ve gerçeğin idealar dünyasında aranması gerektiğini söylemiştir. Yukarıda benim söylediğim çevremizdeki fiziksel nesnelere ait zihinsel temsillerimizi idealar dünyasına benzetmem kafa karıştırmasın. Yani idealar nesne dünyasından doğmaz. Nesneler idea dünyasından doğar. Dolayısıyla nesnelere ait zihinsel temsillerimiz de belki bu nesneler dünyasına aittir. Ancak Zihinsel temsiller gerçek nesnelerin bulunduğu idealar dünyasına benzer bir ortamdır, aynı şey değildirler. Bu yüzden maddelerin somut fiziksel boyutunu nesneler dünyasına, soyut olan zihinsel temsilini idealar dünyasına aitmiş olarak sunmam yalnızca bir benzetmedir. Örneğin tam şu anda buraya kadar yazdıklarımın dışında önümde boş sayfalar uzanırken (fiziksel olarak yazı buraya kadarken, yazının tamamlanmış haline dair prototip zihnimde) siz bu yazıyı okurken yazı hem fiziksel hem soyut olarak hem sizin hem de benim için bir gerçeklik olacak. Yazının kalan kısmı şu an benim için sadece idealar dünyasına ait bir varlıktan ibaret.

    Şimdi başka bir alana dönelim. Psikolojideki ‘nesne ilişkileri teorisi’ne.
Bebekler için nesneler ancak görebildikleri ölçüde vardır. Belli bir döneme kadar kendilerine gösterilen oyuncak, gözleri önünden kaldırılıp saklandığında onun peşine düşmezler. O nesne artık onlar için yoktur. Her iki anlamda da.. Belli bir süre sonra ise nesnelerin zihinsel temsilleri oluşmaya başladığında (nesne sürekliliği geliştiğinde) artık nesneler fiziksel olarak mevcut olmasa da varlıklarının devam ettiğini bilirler.*
    Zihindeki bu değişimin gerçekleşmesi olağanüstü bir devrim ve tam anlamıyla bir muammadır.


    Devam edecek..

Yorumlar

En çok okunanlar