İsimler

Belki bu kadar radikal bir değişiklik olmadı ama çok önemli konsept
değişikliklerinin olduğunu fark ettim.
Bu konsept değişikliklerinden en çok hoşuma giden ise şu: ‘'Kanalopati’’
Aslında bu bir eponim ya da yeniden adlandırma değişikliği.
Üniversitede bir arkadaşımla hastalık adlarının çok önemli olduğunu ve
aslında hastalığın ya da tıbbi durumun sadece ismini bilmekle bile o şeye
dair birçok özellik hakkında bilgi sahibi olunabileceğini savunurduk.
Örneğin,
‘’Multiple Sclerosis’’ myelin kılıfları hedef alarak onları yok
eden, akson kaybına yol açan, dolayısıyla santral veya periferik sinir
sisteminde hasarlara yol açan bir hastalıktır. En önemli özelliği epizodik
ataklarının olmasıdır.
Şimdi bu kısa tanımda çok fazla bir şey söylemedik aslında. Demyelizan bir
hastalık olduğu, sinir hücresi hasarı ile bazı semptomlara yol açtığını ve
arada bir semptomatik olduğunu biliyoruz. Hastalık nasıl ortaya çıkıyor,
myelinleri nasıl eritiyor, yol açtığı semptomlar neler, nasıl teşhis ediliyor
ve en önemlisi tedavisi var mı gibi sorulara cevap vermiyor.
Tanımların özelliği zaten 1-2 cümleyle hastalık hakkında genel bir bilgi
vermesidir.
Bu arada şunu fark ettim ki, birçok hastalık ismi özellikle anatomik
değişikliklere (gözle görülen; makroanatomik, mikroanatomik(patolojik),
radyolojik) değişikliklere atıfta bulunuyor.
Şimdi adını inceleyelim.
Multiple= birden çok
Skleroz= doku sertleşmesi
Birden çok doku sertleşmesi, ilk bakışta çok muğlak gözüküyor.
Burada kastedilen beyinde ve spinal kortta ataklardan sonra oluşan MR’da
beyaz plaklar şeklinde gözükebilen lezyonlardan. Bildiğiniz üzere vücüdun
herhangi bir kısmı yaralandıktan sonra genelde o bölge birebir eskisi gibi
iyileşmez. Orijinal dokunun bir kısmının ya da tamamının yerini önce
granülasyon dokusu sonra da fibrotik (yani skarlı, yani sklerotik) doku alır.
Bu aslında vücudun boşluğu doldurma mekanizmasından başka bir şey değil. Ancak
hastalığın tuttuğu yerler artık eski fonksiyonunu göremeyecektir. Dolayısıyla
defisit ve semptomlar meydana gelecektir. Geçirilen atak sayısı arttıkça da
sertleşen ve iş göremeyen kısım miktarı da artacaktır. Dolayısıyla hastalık
progresif bir seyir halini alacaktır.
Buraya nereden geldiğimizi merak
ediyorsanız, Kanalopati’den geldik. Kanalopati ile hücre zarında
bulunan çok sayıda ve çeşitte bulunan iyon kanalları ile ilgili bozukluklara
işaret edilmektedir. Aslında kanal bozukluklarının yol açtığı birçok hastalık
ismi mevcuttur. Örneğin böbrek tübüllerindeki bir iyon kanalı bozukluğu Bartter
sendromuna neden olurken ter bezlerindeki klor kanalındaki bozukluk kistik
fibrozise yol açar. Böylece çok geniş spektrumdaki hastalıkları ortak bir çatı
altında toplayan bir terim, hem bize sınıflandırma açısından kolaylık sağlar
hem de bu hastalıkların patofizyolojisine dair bize bir şeyler söylemiş
olur.
İsimlerin temsil ettikleri ya da işaret
ettikleri nesnelerle olan ilişkileri Platon’un ‘’Kratylos’’ adlı kitabında
işlenmiştir. Varlıkların kendi başlarına ayrı birer gerçekliği olduğu gibi,
onları zihnimizde var eden de onlara koyduğumuz adlardır. Yani isimler
sayesinde varlıkları kavramlaştırabiliriz. Bu bağlamda tıbbi terimlerin de
temsil ettikleri konusunda bize aslında çok şey anlattığını rahatlıkla
söyleyebiliriz. Sınavlara çalışırken isimlere bir de bu yönden bakmanızı
öneririm.
Yorumlar
Yorum Gönder